• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/maarifsen
  • https://www.twitter.com/maarifsen
  • https://www.instagram.com/maarifsen
  • https://www.youtube.com//channel/UCXX727pYLXon8RIb0UWiUuA/videos?view_as=subscriber
Yayınlarımız
Akif Keten
aketen@maarifsen.org
SüKÛTUMUZ
22/03/2023

Bazen söylenecek söz bulamaz insan ve susar. Susmak kimi zaman sessiz bir öfkedir bazen içten bir teslimiyet. Şubat ayı içerisinde artarda gelen depremlerle sadece yer değil gönüllerimiz de sarsıldı. Ülkece yıkıma maruz kaldık. Tabiatın karşısında ne kadar da çaresiz kaldığımızın göstergesiydi bu durum. Yeryüzünün bu şekilde var edilmesi ise Allah’ın bir takdiri. İnsana düşen ise doğanın bu kanununa göre gözetmek tedbiri. Bölgenin deprem bölgesi olduğu ve fay hatları üzerinde şehirlerin inşa edildiği bilinen bir gerçek olmasına rağmen “bir şey olmaz” anlayışı ile hareket edildiği için yıkım da yıkıma karşı çaresizlik de kaçınılmaz oldu.

Söylenecek çok şey var, söylenecek hiçbir şey yok. 40 gün evvel meydana gelen depremlerde hayatlarını kaybedenlere rahmet yaralananlara bir an sağlık ve afiyet dilerim.

Olmayanı olduran sadece Allah’tır. Olması muhtemelen olana karşı tedbir almak ise bizlerin sorumluluğundadır. Sorumluluğumuzun öğrenilmesi ise eğitim sayesinde mümkündür. Deprem gerçeğinden, deprem öncesi ve sonrası yapılması gerekenlerden eğitim sayesinde bilgi sahibi oluyoruz. Eğitim alanındaki eksikliklerimiz afetlerle birleştiğinde felaketlere kapı aralıyor.

Olmuş olanla fazla ilgilenmek istemiyorum fakat olacak olanlara sağlıklı hazırlanmak için olandan ders çıkartmak gerekiyor.

Ülkece her alanda işini iyi yapan insanlara ihtiyacımızın olduğunu görüp sükût etmek zorunda kaldık. Çaresizdik acizliğimizi görüp sükût ettik. En büyük güç ve kudret sahibinin karşısında sessiz bir boyun eğme niteliğinde sustuk. Konuşanların çok olduğu fakat konuşulanların fayda sağlamadığını gördük ve sustuk. Yaşanan depremden bir can dahi olsun kurtarabilmek için bu zaman kadar neden arama kurtarma ekibi kurmadığımızın utancıyla sustuk.

Ustasından mühendisine kadar her bir kalemde çalışanlarının eğitim yuvalarından geçtiğini düşününce ahlak ve vicdana uygun işler yapılması gerektiğini öğretemediğimiz için sustuk.

Sağa sola sataşmanın zamanı değildi, günah keçisi aramanın da anlamı yoktu. Zira yiten binlerce canın geri gelmesini sağlamıyordu. Acılarımız üzerinden prim devşirmek de edebe mugayirdi.

Sükût bazen haddini bilmektir. Bazen de hadsizlikle muhatap olmamak için gereklidir. Sözün ağırlığının hissedilmesi için pişme sürecidir adeta. Belli olgunluğa ulaştığında sükûta da gerek yoktu. Zira olgunlaşan, pişen her şey zamanında kullanılmaz ise çürümeye yok olmaya mahkum olacaktır.

İmdi herkes üzerine düşen görevi layıkıyla gereğince ve yerinde yapacak ki işini layıkıyla yapmayanlara karşı kelam edecek hakkı bulsun kendisinde. Toplum olarak bu anlayışa ulaşma ihtiyacımız var. Ahlaklı ve vicdanlı bireyler yetiştirme derdinde olmalıyız. Gerçi bütün eğitim binalarımızda bu konuda fazlaca eğitim ve öğretim faaliyeti yapılmaktadır. Fakat yetiştirdiğimiz bu bireyler onurlu ve vicdanlı davrandıklarında gerçek hayatta enayilik ile itham edilmekteler. Düzenbaz amirleri tarafından sıkıntı çıkaran çalışan olarak görülmekte ve dışlanmaktadır. Ahlaksızlık ve işini layıkı ile yapmak takdir toplamak yerine yerilmekte. Dünyalık menfaatler ideallerin önüne geçmekte. İşin ilginç yanı bunu yapanlar şu an bahsini ettiğimiz hususları vurgulamaktalar.

Anlattıklarımızın hayatta karşılığını görmediğimiz müddetçe eğitimin hiçbir anlamı kalmamaktadır. Kendi aleyhine de olsa şahitliği doğru yap diye tembihlediğimiz öğrencimiz ailesi tarafından farklı yönlendiriliyorsa, haksız kazanç elde etmeyi zeka pırıltısı görüyorsa okulda anlattıklarımız masaldan öteye geçmiyor.

Allah emeklerinizi zayi etmez siz yeter ki çalışın dediğimiz öğrenciler dilinden dindarlığını düşürmeyen bürokratlar tarafından haksızca eleniyor ve iş bulamıyorsa bu çocukların deist, ateist olması kaçınılmaz oluyor. Öğrettiklerimizin toplumda yansımasını göremeyen her birey, ahlak ve vicdan namına ne anlattıysak bunun ütopya olduğuna hükmediyor.  

Toplum olarak biz kendimizi düzeltmediğimiz, toplumun geneli ahlaklı ve vicdanlı birey olma şuuru yerleştirilmediği müddetçe afetten daha büyük yıkımların yaşanması kaçınılmazdır.

Kendimize gelmek için silkinmemiz gerekiyor. Bu depremler yeterli olmadıysa kendimize gelmemiz için daha beterleri mi yaşanmalı? Hafazanallah!

 



235 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SEÇİMİMİZ - 11/05/2023
Yapılacak işlerden hayr olanı seçmek ise İHTİYAR kelimesinin karşılığıdır. İhtiyar seçmek demektir.
KİTABIMIZ - 27/01/2023
Bu yazının muhatabı sensin kardeşim. Bu yazının muhatabı benim. Bu yazının muhatabı bir kitle ya da oluşum değil, fert fert herkes.
KİMLİĞİMİZ - 18/12/2022
Bu raddeye kadar birilerini incitecek söz kullandıysam hak etmişsinizdir. Özür dilerim daha fazlasını kullanamadığım için...
RESMİ YALAN; "İSTATİSTİK" - 17/12/2022
Üç çeşit yalan vardır: Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.
AHLAKSIZ TEKLİF II - 13/12/2022
Sebep ne olursa olsun bundan sonra bizim için sendikacılık daha zevkli hale gelmiştir. İddiasından vurulanların yüzüne vurulacak somut bir argüman ortaya çıkmıştır.
ANADİLİMİZ - 11/12/2022
Esas anadilimiz insanlıktır. İnsan olmayanın dili de dini de olmaz.
SİYASETİMİZ - 15/10/2022
Dört yıl evvel sendika kurma düşüncesi ile toplandığımızda ahitleştiğimiz konuların başında siyasi konulara meze olmadan, hiçbir siyasiden icazet alamaya gerek duymadan eylem ve söylemlerde bulunmaktı.
KARİYER BASAMAKLARI ÜZERİNE - 31/07/2022
Meslek kanunu nihayetinde çıkmış fakat dağ fare doğurmuştur. Beklentileri karşılamaktan uzak, sahanın görüşü alınmadan çıkan, öğretmenlerimizin hak ve hukukunu korumaktan bahsetmeyen bir kanunla karşı karşıyayız
SENDİKAL ŞİİR - 07/02/2022
ŞİİRLE SENDİKACILIK DENEMESİ
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam125
Toplam Ziyaret195943